31 Mart 2017 Cuma

neler oluyor hayatta...

Selamlar herkese...

Biliyorum çoğunuz yazı falan değil video bekliyor ama ne video çekecek halim ne de koşullarım var bu aralar...

Gelen sorular,yorumlar ve beklentileri hep videoda açıklarım diyerek ertelemekten vazgeçip yazıya dökmeye karar verdim.(ama videosu da gelir...heralde...)

Size biraz nasıl günler geçirdiğimi anlatmak istiyorum...

Öncelikle "nasıl anlatsam bilemiyorum" adlı blog yazımdakinin uydurma bir hikaye olmadığını çoğunuz anlamış görünüyor...Anlamamış ya da "yok artık" diyip gerçek olduğuna inanmayanlarda artık o yazılanların öylesine bir hayal ürünü olmadığını şimdi öğrenmiş/anlamış oldu.(okumamış olanlar buraya tıklayıp bu yazıya geri dönerse sevinirim.Buraya tıklayarak da daha sonra olayların nasıl geliştiğini okuyabilirsiniz.)

Bu "hikaye"den sonra hayatımın çok da istediğim ve umduğum şekilde gittiğini söylemem...Ama acıtasyon yaptığımı düşünmenizden önce bir şey eklemem lazım ki...MUTLUYUM!Bunu özellikle belirtmek istiyorum çünkü benden kilometrelerce uzakta olan yakın arkadaşlarımın ve ailemin de mutsuz olduğumu düşünmelerini istemiyorum. Bu ASLA söz konusu değil...Yazıyı sonuna kadar okuyunca yeterince anlatabilmiş olmayı umuyorum.
(Gördüğünüz üzere gayet iyiyim)

"Hikaye" yaşandıktan sonra şu soruyu malesef aklımdan çıkaramıyorum...Üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen...O paraları olması gerektiği gibi sadece kendim için kullanmış olsaydım ne olurdu?
Para biriktirebilmiş olur muydum? Daha kaliteli yaşıyor olur muydum? İstediklerimi yapabilmiş olur muydum? muydum da muydum....

Cevabı tabi ki net değil bu soruların...Ama olası cevaplar ihtimali beni hala üzüyor.Neden mi?

Öncelikle kardeşimi kaybettim...ve kaybederek şunu öğrendim...Ne kadar yakın olursa o kadar acıtır...Fazla acı ise yerini hissizliğe ya da daha kötüsü negatif hislere bırakır...Atlatması ise kolay olmaz!

İkincisi paramı ve dolayısıyla imkanlarımı kaybettim.Evet kimse benden zorla paramı almadı...Ben de hatalıyım.Ama sevdiğin birine yardımcı olmanın hata olduğunu düşündürecek duruma getirilmek benim hatam değildi...Sonrasına koca koca insanların bana ettiği lafları duymak da benim hatam değildi...O gün karakolda verdiğim ifadeden ve hakkın yerini bulmuş olmasından asla pişman değilim. BirazCIK azıCIK pişmanlık,bir çift güzel söz ya da bakış görmüş olsaydım bunlar "hikaye"nin kötü karakterinin başına gelmiş olmazdı.(Umarım en az benim kadar zor günler geçiriyordur! Bunu söylediğime de pişman değilim. Zira Kore'den sınır dışı edilmiş olması ve artık uluslararası sicil kaydı olan biri olması adaleti yerine getirmiş değil...Kendine ve başkalarına yaptığı suçların bedeliydi bunlar...Bana yaptıklarının değil)

Eğer ben kardeşime yardım etmeseydim şu an yine bu şekilde yaşar mıydım? Hayır. Lüks içinde Prada çanta alışverişlerinde olmazdım evet...Ama en azından hergün aynı yemekleri yemek zorunda kalmazdım. Başka insanları zor durumda bırakmak zorunda kalmazdım üstelik sırf bana değer verdikleri ve benimle vakit geçirmek istedikleri için...Ailemi zor durumda bırakmak zorunda kalmazdım.Daha yeni vefat eden ve yıllardır göremediğim dedemin 40'ına gidebiliyor olurdum.Tekrar görememiş olma pişmanlığını onunla da yaşamak istemediğim anneannemin yanında olabilirdim.Onun yanında ve İran'da olup ailemizin en büyüğünü ve en saygı değer adamını kaybetmiş olmanın acısıyla boğuşan akrabalarımın yanında olabilirdim. En önemlisi kendi kurduğu ailesi uğuruna kendi ailesini bırakmış olan ve babasını,canının yarını kaybetmiş olan annemin yanında onun acısını paylaşıyor olabilirdim. Kendi oğlu olmasa bile ilk tanıştığı andan beri kendi oğlu gibi baktığı ve gördüğü,kendi babasının olmayışını ona unutturan birini kaybetmenin acısını yaşayan babamın yanında olurdum.

Olamadım.Olamayacağım.

Kendi şanssız ve yanlış kararlarını başkasına yükleyecek kadar küçük beyinli ve korkak yaşayan biri değilim.Ama bunları düşünmeden edemiyorum.Eğer tüm bunların tek sorumlusu ben olsaydım azıcık bile canım acımaz,güzel ders oldu derdim...Ama değer verdiğim birine yardım etmiş olmanın bana bu hayatta "ders" olmuş olmasını kaldıramıyorum.

Parasal olarak sıkıntı yaşamıyorum. Daha doğrusu sizin anlayacağınız şekilde sıkıntı yaşamıyorum.Çünkü parasız nasıl yaşanacağını öğrendim. Ailem sorduğunda idare ediyorum diyorum. Çünkü idare ediyorum. Ama bu yine de hergün aynı yemeği yediğim gerçeğini değiştirmiyor.

Annem kışın başlarında kışlık kıyafetlerimle beraber bir kaç yiyecek de yollamıştı.O yiyeceklerden biri de çabuk hazır çorbalardı.Hala bitirmedim. Kaldığım yerde pilav,kimchi ve ramen verdiğim kiranın içinde dolayısıyla ücretsiz. Eskiden favori yemeğim kimchi ve pilav ile yaptığım "fried rice with kimchi" diye ingilizceye çevirebileceğimiz "kimchi bokkum bap"dı. Yani kimchi,pilav biraz soyasosu azıcık yağ,tavada iki kavur çevir...ta daaaaa...hazır.Ama gına geldi.Sonra yine biraz da olsa param olduğu zamanlarda o para bitmeden önce yaptığım şey olan market alışverişlerimde mutlaka aldığım 1 kiloluk spagetti makarna.ikinci favori yemeğim.bir şişe ketçap ve mayonez ile gayet lezzetli...Ama ondan da gına geldi. Rameni saymıyorum bile...Ay yeter valla...
Son zamanlardaki favori yemeğim ise çakma dometesli pilav. O çabuk domatesli çorbanın içine pilav koyup azıcık bekleyince pilav çorbanın fazla suyunu çekiyor ve süper lezzetli oluyor.Bazen değişiklik olsun diye üzerine biraz kimchi koyuyorum.Ama ondan da gına geldi...Yeni hedefim spagettiyi çabuk çorbanın içinde haşlamak..Bence güzel olur...Ketçap da bitti zaten....

İşim yok şu anda...Okul da yok...Tüm gün evdeyim...Sıkıldıkça uyuyorum.Film ya da dizi izliyorum.Süreki oynamaktan bokunu çıkarttıp sıkıldığım oyunlar indirip oynuyorum telefonda...her hafta yeni bi tane...en az...Cuma,cumartesilerini iple çekiyorum çünkü yakın arkadaşlarımla önceden konuşmasak bile hep aynı barda aynı saatlerde aynı masada olacağımızı biliyoruz. Giriş ücreti olmayan ve içmek zorunda olmadığım-yani para harcamak zorunda olmadığım- bir bar...Snapchat ve instagramdan takip edenler görüyordur. Şanslıysam içki ısmarlayan biri çıkıyor. Sıkılınca çıkıp 1 dakika yürüme mesafesine sokak müzisyenlerini dinliyorum.1 ay önce falan yapamıyordum çünkü çok soğuk oluyordu...Bu aralar havalar ısınıyor hem izlemek kolaylaştı hem de müzisyenler çeşitlendi...

Evde oturup pilav ramen ve makarna yemekten kilo aldım. 4 tane pantolunum var ama 2 tanesini giyiyorum genelde...siyah kot...Biri yırtık bol bi kot her zaman giyilmiyor.Diğeri dar bir kot...mavi klasik kot rengi,siyah sever olduğum için tercih etmiyorum ama artık etmek zorunda kalıcam...Çünkü iki siyah kotumunda üst-iç bacak kısmında 2 koca delik var artık...Kilo almama dayanamadılar...Yeni pantolon almak mı? Puhahahahhaa anca güleriz...Cüzdanım ve ben...


10 gün sonra annem ve babam buraya gelecekler...O zaman rahatlıycam...Ama herşeyden çok onların burayı neden bu kadar sevdiğimi anlayacakları anı görmeyi iple çekiyorum. Ayyy kafamda bi sürü şey var onlarla yapmak istediğim ama vakit yeticek mi? En güzeli ise doğum günümde burada olucak olmaları ve bu sayede tüm arkadaşlarımla tanışabilecek olmaları...Burada yalnız olmadığımı,iyi dostlular kurduğumu ve mutlu olduğumu görecekler...İçleri biraz olsun rahatlar.

İleride beni neler bekliyor bilmiyorum.Artık büyük değil küçük planlar kurar oldum...Hayat siz ne kadar planlarsanız planlayın bozmanın bir yolunu buluyor çünkü...Bu şekilde mutluyum. Hem buradaki hem türkiyedeki dostlarımı daha iyi tanıdım yaşanan kötü şeylerden sonra...Ailenin ve aile eğitiminin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım...(Herkesin çocuk yapmasına izin verilmemeleri mazallah saçma sapan insanlara dönüşüyorlar sonra anaları babaları gibi)
Tek istediğim dramsız,süprizsiz ve sevdiğim insanlarla bol bol vakit geçirebilmek...
Umarım bunları bana çok görecek bir hayal kırıklığı daha karşıma çıkmaz.

Tekrarlıyorum...MUTLUYUM ve buraya geldiğim için,böyle bir hayat yaşadığım için PİŞMAN DEĞİLİM.
(Tamam kimseyi kandırmayalım.Aslında orjinalim bu asfdafdgah)

Tek üzüntüm birine iyilik yaparken acaba canım yanacak mı diye düşünüyor olmak...Bu hale getirilmiş olmak..Yanımdaki güzel insanlarla bu zehirli düşünceleri de içimden söküp atıcağım günü 4 gözle bekliyorum.

Beni destekleyen,arayıp soran,mesaj atan herkese çok teşekkür ediyorum.
Size de zorluklarınızla mutlu olabileceğiniz acı-tatlı bir hayat diliyorum.