21 Ekim 2020 Çarşamba

Mektup (21.10. 2020)

 

Senem,

    Sana hatırlatmak istediğim şeyler var. Kendini her zaman başkalarının yerine koymayı çok iyi başarıyorsun ama kendine karşı empati kurmada, kendini anlamada berbatsın. Bu yüzden sana bu mektubu yazmaya karar verdim.

    Senaryo yazım dersleri aldığın dönemde "en iyi ve en kötü anınızı yazın" ödevini yapmakda çok zorlanmış, ne en iyi ne en kötü anını hatırlayamamıştın. Bir süre hayatının çok monoton olduğunu düşündün ama sonra Gizem sana hatırlattı. O zaman şöyle düşünmüş ve farkına varmıştın: İyi ya da kötü, duygularımı çok uçlarda yaşadığım için bir şekilde onları unutmaya yöneliyor olmalıyım. İyi anları onları tekrar aramamak için kötü anları onlarla yaşamamak için... Hala hafızan hemen hemen aynı çalışıyor. Ama hatırlamada artık daha iyisin. Özellikle kötü anları... İyileri hala hatırlamaman ve üzerine kötüleri unutmamaya başlaman sana hiç iyi gelmedi. Haklıydın, her şeyi çok uçlarda yaşıyorsun. İyi şeylerde o an sana çok iyi gelirken, kötü şeylerde bir o kadar kötü geliyor. Ama elindekileri kaybedince, yok olunca, o senin hayatını kocaman bir şekilde kaplayan şey gidince geriye hiç bir şey kalmıyor.

S******'la beraberken böyle oldu.

Tiyatroyla böyle oldu

D*****'la böyle oldu.

Seul'deki hayatında böyle oldu.

Üniversite dönemindeki gece hayatında böyle oldu.

Yemeklerle ilişkinde böyle oldu.

Kore'yle ilişkinde böyle oldu.

Kpop'la ilişkinde böyle oldu.

İ*****'yla böyle oldu.

H****'la (A****) böyle oldu.

Bunları o kadar büyük yaşadın ki...Yaşıyorsun ki...Orada olmadıklarında geriye hiç bir şey kalmıyor.

    Geçen yıl A****'le kavga ettiğinizde en zor zamanında sığınabileceğini düşündüğün bir kişi eksildi. Bir kaç gün önce aynı şeyi **** ve *****la yaşadın.

    Şu an gerçek anlamıyla kendinden başka kimsenin senin yanında olmadığını ve olmayacağını sindirmeye çalıştığın bir dönemdesin. O yüzden beni iyi dinle. Çünkü ileride yine unutabilirsin. Daha kötü günler yaşayabilirsin. O zaman kendine ihtiyacın olacak. Seni sadece sen yaşatabilirsin.

    Senin bozulmamış. çok güzel bir dostun var. Bu bir başarı. Bu başarının yarısı Gizem'in yarısı senin.

    Sen kolay vazgeçen biri değilsin. Sevdiğin şeylere de, insanlara da sonuna kadar değer veriyor ve onlar için çalışıyor, çabalıyorsun. Kaç kişi on yıl iş bulamadığı bir mesleğe bağlı kalabilecek kadar dirayetli?

    Sen sigarayı bıraktın. Hem de pat diye. Hiç " gerçekten" bırakabileceğini düşünmedin ama GERÇEKTEN bıraktın.

    Sen D***** gibi, İ***** gibi kimsenin hayatıyla oynamadın. Kimsenin duygularıyla oynamadın, kimseyi manipüle etmedin. Kimseyi göz göre göre zor durumda bırakmadın. Yapabilirdin. Yapsaydın bazı şeyler daha kolay olurdu. Ama yapmadın. Kendinle gurur duymalısın.

    Sen çatır çatır neredeyse dört dil konuşabiliyorsun. "Kore mi? Neden Kore, başka yer mi yok?" diyenle şimdi Kore'ye hayranlıkla bakıyor. Sen vizyonu olan, ileri görüşlü birisin. Aferin. O sözler seni yıldırmadı.

    Sen her fikre açık, her görüşü anlamaya çalışsan, farklılıklara saygılı birisin. Sen tanıdığım en farklılıklara açık kişisin. En sevdiğim yanın bu.

    Sen tek başına resim, çizim, heykel, gitar, piyano vs gibi bir sürü şey öğreniyorsun. Sürekli okuyorsun, araştırmalar yapıyorsun. Sen odanda boş boş oturmuyorsun. Sen sürekli öğreniyor ve gelişiyorsun. Sen farklı şeyler deneyimleyerek, okuyarak ve öğrenerek, o kadar çeşitte, o kadar sayıda, o kadar farklı insanı bünyene katıyorsun.

    Sen yalnız kalabiliyor, kendinle baş başa olmaktan sıkılmıyorsun. Başka insanlar kim olursa olsun birini isterken, sen buna ihtiyaç duymuyorsun. Kendini sevmenin en büyük adımı bu değil mi? Kim sevmediği biriyle sürekli yalnız kalmaktan hoşlanır ki?

    Sen gereksiz su harcamamaya çalışıyorsun. Çevre için elindeki seçeneklerin en iyisini kullanıyorsun. Kendini gereksiz atıklardan ve zarardan daha fazla uzak tutmanın yollarını arıyor ve buna adapte olmaya çalışıyorsun.

    Sen eğer ortada yanlış bir şey varsa söylüyor, düzeltiyorsun. He deyip geçmek sana o fikri yaymak gibi gibi geliyor. Sen elinden geleni yapıyorsun. Helal olsun.

    Sen iki üniversite bitirdin. İkinciyi okuma cesaretini gösterdin.

    Sen hem oyunculuk, hem reji asistanlığı, hem sahne amirliğini ayı anda yaptın. Dekor boyadın, aksesuar- kostüm alışverişine gittin, amelelik yaptın, organizasyon ekibinde çalıştın, kulüp sekreterliği yaptın.

    Refik Erduran sana çok iyi bir yazar olabileceğini söyledi. Senin yazdıklarından etkilenen ve daha çok yazması isteyen bir çok insan var.

    Haldun Dormen onlarca kez seni ve performansını övdü. Sana " harika bir Evita'ydın" dedi.

    Sen gitmeyi çok istediğinde bile yaşamayı tercih ettin.

    Sen iyi, azimli, güzel, saygılı, açık görüşlü bir insansın. Bunları sana kimse hatırlatmasa da sen kendine hatırlatmalısın.

    Hiç bir dış etkenin seni uzun süre etkilemesine izin verme. Bir iki gün sıkıl, üzül, ağla sonra kendini toparla. Nasıl olsa unutmuyor musun? O yüzden hayatını uzun vadede etkilemesine izin verme. Zaten hayatta kontrol edemediğin ve edemeyeceğin onlarca şey varken sen kendini kontrol edebilirsin.

    Kendinde memnun olmadığın şeyleri değiştirmekten asla vazgeçme. Kötü alışkanlıklarını bırakmaya çalışırken ve yerine iyilerini koymaya çabalarken kendinle sürekli kavga halindesin. Kötü alışkanlıklarına her teslim olduğunda kendine acımasızca davranacağına onlara teslim olmamak için kendine acımasızca davran. Kimse sana başarılarının ödülünü vermiyor ve vermeyecek. Hele ki böyle kişisel başarılarının kimsenin umurunda değil. O yüzden kendini başarısızlıklarında hırpalama. Sabırlı olmaya çalışırken hırpala, debelen, savaş. Elinden geleni yapıyorsun. Sonucunu da alacaksın. Bunu da unutuyorsun ama evet, çalışırsan, çabalarsan karşılığını alacaksın.

    Senem, artık korkma. Korkularını unutma ama onlarla yaşamayı artık bırakman lazım. Herkes unutabilir ama senin unutma gibi bir lüksün yok.

    Sen fazla paran olmasından bile korkan birisin. Sen yemeğini yiyebil, kitabını alabil, bir kaç kere tiyatroya, sinemaya, konsere gidebil, çatın olsun, bir kaç yılda bir sefa yapabileceğin bir birikim yapabil istiyorsun. Fazlası seni korkutuyor. Senin hayattan beklendin sadece bu.

    Senin bu güzel taraflarına gözlerini kör edip, gölgelerinden ve şeytanlarından başka bir şey göremeyenlerin, seni böyle kabul etmek istemeyenlerin seni etkilemesine izin verme.

    Sen Senem'sin. Sen sana vermedikleri o isimsin. Sen Agrin'sin.

    





1 yorum:

  1. Eski huzurlu günlerimi ararken nasıl olduysa buralara geldim, seni ilk izlediğim zamanlar küçüktüm mutluydum… Kendine iyi bak Senem sen bana mutlu günlerimi hatırlatıyorsun :)

    YanıtlaSil